Bir İdam Mahkumunun Son Günü



Bir toplum yaşatıcı olduğu kadar öldürücü de olabilir.



"İdam mahkumu!


Beş haftadan beri hep bu düşünceyle baş başa yaşıyorum. Varlığı beni dehşet içinde bırakıyor, ağırlığı altında eziliyorum.

Bir zamanlar,-çünkü bana sanki haftalar değil de yıllar geçmiş gibi geliyor- ben de herkes gibi insandım. Her günün, her saatin, her dakikanın bir anlamı, bir tadı vardı. Genç ve zengin ruhum hayallerle doluydu."(Alıntı: Bordo-Siyah, 2006)

Victor Hugo, aydınlanmacı hümanizmin geleneğinde, suç ile ceza ilişkisinin insansız bir mıntıkada tartışılmasının anlamsızlığına işaret eder gibidir. Onun kişisi, hayat ile ölüm arasındaki dar sınır çizgisinin üzerinde, geri dönülmez bir noktada durmaktadır. Önünde bütün yolların sonu vardır: İnfaz. Ve bu infazdan kurtulmanın tek ihtimali vardır: Toplum vicdanından ya da yargıçlardan umabileceği merhamet. (Alıntı: Bordo-Siyah Arka Kapak)

Bazı kitaplar vardır hayatın anlamını onlarla birlikte daha iyi kavrarız. İşte Bir İdam Mahkumunun Son Günü de onlardan birisi. Victor Hugo bize her anımızın kıymetini bir mahkumun yaşadıklarıyla anlatıyor ve anlatmakla kalmayıp hayata sıkı sıkı sarılmamızı dile getiriyor.

Öleceğinizi bilseniz ve bunun gerçekleşmesine bir gün gibi bir zamanınız olsa acaba ne düşünürdünüz?
  • Yarım kalan hayallerinizi mi
  • Sevdiklerinizi mi
  • Çocuğunuzun masum bakışlarını mı
  • Pişmanlıklarınızı mı
Bu kitapla insan sanki son gününü yaşıyor gibi oluyor ve yukarıdaki içinden çıkılmaz sorulara cevap arıyor.

Roman, radyo tiyatrosuna uyarlanmış ve ortaya güzel bir eser çıkarılmış. Onu da dinlemenizi tavsiye ediyor ve sizinle paylaşıyorum:





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Edebi Metin Örnekleri

Güzel ve Etkili Cümle Kurmanın 7 Kuralı

Küplere Binmek Deyimi Nereden Geliyor?